İL KBMG İL
KBMG İL KBMG
Kırşehir 1.488 Osmaniye
1.157
Adıyaman 918
Sinop 1.459 Düzce
1.142 Kars 886
Giresun 1.443
Çankırı 1.136 Van
859
Amasya 1.439
Siirt 1.111 Iğdır
855
Uşak 1.436
Gümüşhane 1.075
Yozgat 852
Malatya 1.417 Ordu
1.064
Ardahan 842
Sivas 1.399 Erzurum 1.061
Hakkari 836
Tokat 1.370 Bartın
1.061 Bingöl
795
Diyarbakır 1.313 Bayburt
1.017
Bitlis 646
Afyon 1.263 Şanlıurfa
1.008
Şırnak 638
Batman 1.216 Mardin 983
Muş 578
Erzincan 1.158 Aksaray
966
Ağrı 568
Tablo 1 : Kişi Başına Milli Geliri (KBMG) 1.500 Doların Altında Kalan İller
Teşvik kapsamına giren iller bu durumdan memnun olurken; giremeyen iller yasayı beğenmemekteler.
Özellikle 1.506 dolar KBMG’e sahip olan Trabzon ve 1.510 dolar KBMG’e
sahip olan Isparta illeri çok ince farklarla teşvik dışında
kalmışlardır. Bu anlamda 6 – 10 dolarlık milli gelir farkıyla bu illerin teşvik kapsamının
dışında kalması; kayıt dışılığın yüksek olduğu göz önüne alındığında
bir nevi hata olarak algılanabilir.
Teşvik kapsamından yararlanabilecek olan illerin coğrafi dağılımı göz önüne getirildiğinde,
bu yasanın getirdiği teşvikten yararlanmak isteyen Marmara kökenli firmaların Düzce’ye, Ege kökenli
firmaların Uşak ve Afyon’a, İç Anadolu kökenli firmaların yine bu iller ile Çankırı, Kırşehir
ve Aksaray’a yönelmeleri kaçınılmaz gözüküyor. Bu da diğer illerde var olan mevcut işletmelerin
bulundukları illerde yeni yatırımlar yapmasını veya dışardan bu illere yeni yatırımlar
gelmesini büyük oranda engellemektedir.
Adana
ve çevresi Osmaniye ye yatırım yapması (240 iş adamı Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi için başvurması
) buna en büyük örnek olarak gösterilebilir.
Doğu ve Güneydoğu’daki illerimiz, 36 ili kapsayan yasadan Diyarbakır, Erzurum, Ardahan, Şırnak
gibi illere tek yatırım başvurusu bile olmazken pazara ve hammaddeye yakın, biraz daha gelişkin ve
batıdaki illere ise büyük imkan sağlanmış oldu. Rekabetin sadece uluslar arası olmadığı
aynı zamanda bölgeler arasında da rekabetin olması gerekliliği göz önüne alındığında;
gelir dağılımı oldukça bozulmuş olan ülkemizde yine bu yasa ile sosyal anlamdaki bozukluk bölgesini
değiştirecek ancak devam edecektir.
Diğer yandan illerin de yukarıdaki tespitler ışığında yasaya yaklaşımı
farklılaşmaktadır. Örneğin yıllardır terör kabusu yaşayan Bingöl “acil destek
ili” ilan edilmek isterken, sadece 3 fabrikası olan Iğdır bu kuruluşların teşvik
kapsamına alınmasını istiyor. Erzurum kış olimpiyatları için yatırımcıları
davet ederken, Muş teşvik illerinin 19’a indirilmesini istiyor. Yasanın gelişmişlik düzeyini
belirleyen birçok faktörü göz önünde bulundurarak revize edilmesinde ısrar eden başkanlar, aksi halde gelişme
şanslarının olmadığını belirtiyorlar.
Neler Hatalı Neler Yapılabilir?
1) Alınan temel kriter hatalı
Ülkede kayıt dışı ekonominin yüksek olması DİE rakamlarının tutarlılığı
konusunda sorunlar yaratmaktadır.Bu anlamda iller arasında rakamlar ve gerçek yaşamdaki durumlar hakkında
tutarsızlıklar ortaya çıkmakta; GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) üretime göre hesaplandığı için, illerde bulunan üretim işletmeleri, bölge müdürlükleri,
illerin gelir düzeyleri daha yüksek görünmektedir. Kastamonu’ da Orman İşletmeleri, Trabzon’ da bölge
müdürlükleri, K.Maraş’ ta Afşin Elbistan elektrik santrali, Elazığ’daki Keban Barajı
v.s. bu konuda karşımıza çıkan örneklerdir.
Diğer yandan Dünya Bankası tarafından da yapılan harcamaya göre bir milli gelir verisi hesaplanabilir
ki bunun da yeterli olmayacağı tahmin edilmektedir. Bu anlamda DPT’nin de üzerinde çalıştığı
bölgesel sosyo-ekonomik gelişmişlik indeksi kullanılması en mantıklı çözümdür. Sonuç itibari
ile büyüme ekonomik bir değer olsa da; gelişmişlik, kavramı büyümeden farklı olarak eğitim,
sağlık vs. gibi sosyal konuları da içermektedir.
İllerin gelişmişlik düzeyleri sadece harcadıkları para ile ölçülemeyeceğinden bu kriter
dikkate alınmalıdır.
2) Kademeli Bir Değerlendirme Yapılmalıdır
Yasa dolayısıyla 1499 $ gelir düzeyi olan ile 490 $ (Muş) da aynı anlam ifade etmektedir. Bu da
iller arasındaki düzgün dağılımı engellemektedir.
Hakkari, Şırnak gibi illerle Uşak’ın bir tutulduğu eleştirisi de getiriliyor. DPT’nin yaptığı Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik sıralamasına
göre Uşak ili 30. sırada iken teşvikten yararlanamayan Tunceli’nin 52. ve Kilis’in ise 54. sırada
yer alması, bu eleştirileri haklı kılacak bir unsur olarak değerlendirilebilir.
Osmaniye de yatırımların artması Adana ya yakın olmasında dolayıdır. Diyarbakır,
Erzurum, Ardahan, Şırnak gibi illere talep gelmez iken Marmara bölgesine yakın Düzce, Ege bölgesine yakın
Uşak yoğun talepler almaktadır.
Tabii ki sanayileşmesini tamamlamış illerde teşviğin daha olumlu sonuçlar vermesi de mümkündür.
Örneğin Malatya’da 160 iş adamının teşvikten yararlanmak için başvurması gibi.
Bu bağlamda illerdeki belli sektörlerin teşvik edilmesi sağlanarak bir anlamda bir kümeleşme sağlanabilir,
bu da bölgedeki işletmelerin ölçek ekonomisinden daha fazla yararlanması sonucunu getirebilmektedir. Bu uygulamanın
sağlıklı çalışması için Sanayi Bakanlığı’nın yürüttüğü Sanayi
Haritası çalışmasının hızlandırılması ve ülkemizin bir sektörel haritasının
çıkarılması gerekmektedir.
3) Bölgeler İtibari ile Farklı Yatırım Planları oluşturulmalıdır
Doğu bölgelerinin yatırımda öncelik sağlanırken sadece sanayi bir yatırım dalı
olarak düşünülmemeli ve farklı bölgelerde farklı konularda teşvikler verilerek gerçek anlamda bir yatırım
stratejisi izlenmeli.
Her ne kadar yatırım teşviki ile bölgesel kalkınmışlık farkı önlenmek istenmekteyse
de Batı Bölgelerinin gerek pazarlara (Avrupa), ulaşım, hammadde gibi konular da avantajları sürmektedir.
Bu anlamda yatırım çeşitlendirilmesi yapılmalı ve yatırım sadece sanayi tipi olması
zorunluluğu olmadığının anlaşılması gerekmektedir. İllerin gelişmişlik
düzeylerine göre kademeli bir geçişi öngören, ayrıca kapsama giren illerin yöresel özellikleri ve altyapıları
da dikkate alınarak sektörel küresel rekabete ve ihtisaslaşmaya öncelik veren yatırım teşvik sistemleri
uygulanmalı. Bu amaçla da Turizm (Erzurum, Kars), Hayvancılık (Ardahan) Organik Tarım, v.b.g. farklı
alanlarda yatırım teşviki verilmeli.
Bu noktada teşvikten yararlanacak illerin rekabet avantajı sahibi olduğu alanların tespitinde
mutlaka yerel sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve iş dünyasının fikirleri de alınmalıdır.
4) İşletme Büyüklüklerine Göre Farklı Teşvikler Verilmeli
Yasada ki en önemli eksikliklerden biride işletme büyüklüklerine göre teşviklerin farklılaştırılmamış
olmasıdır. Bu konu ile alakalı olarak firmalara farklı kıstaslara göre (istihdam edilen kişi
sayısı, üretim miktarı, pazar payı, ihracat oranları, gibi) farklılaştırmalar sağlanabilir.
Bu şekilde yatırımlar verimliliklerine göre de ödüllendirilebilir. Bu sayede de Turkiye yatırım mezarlığı
olmaktan bir nebzede olsa kurtarılabilir.
5) 2008 Yılı kısa bir süredir
Bir yatırımın başa baş noktasına ulaşması ve kar elde etmeye başlaması
uzun soluklu bir süreçtir. Bu noktada 2008 den uzun süreli bir teşvik daha avantajlı olacaktır. Bu istikrar
ve yabancı yatırımcıya çekici bir alan oluşturulabilmesi için şarttır. Örneğin İrlanda’da
yasa ile kurumlar vergisi oranı, 20 yıl boyunca %12 olarak belirlenmiştir.
Bu nedenle 5 yıl olarak belirlenen teşvik süresi uzatılmalıdır. Bu noktada 10 yıllık
süreç en uygunu görünmektedir.