Cennete mi, cinnete mi?
Cumartesi, 12 Mart 2011 - MURAT KAYKUSUZ
Başta Libya olmak üzere, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki ayaklanmalar tüm şiddetiyle sürüyor.
Gelen son haberlere göre, Fransa başbakanı Sarkozy ve ABD Libya'ya müdahale etmek için destek arıyorlar.
Sarkozy, partililerle yaptığı görüşmede Libya'nın bazı hedeflerinin bombardımana tutulabileceğini
belirtmiş. ABD ise Nato'yu Libya'ya müdahalede kullanmak istiyor. Bölgedeki diğer ülkelerde de ayaklanmalar
varken ve bu ayaklanmaları bastırmak için mevcut iktidarlar tarafından orantısız güç kullanılıyorken
Batı neden yalnızca Libya ile ilgileniyor?
Birincisi, hiç kuşkusuz
Libya'nın sahip olduğu önemli petrol rezervi. Dünya petrol ihtiyacının yüzde 2'sini karşılayan
Libya'nın petrolü "sweet crude oil" (tatlı petrol) olarak adlandırılıyor. Bu tip petrolde sülfür
oranı binde 5'in altında. Sülfür oranının çok düşük olması nedeniyle yumuşak bir tadı
ve hoş kokusu var. Zaten bu nedenle, tatlı petrol adı veriliyor. Tatlı petrolden benzin, dizel ve
uçak yakıtı üretiliyor. Avrupa ve Asya'daki petrol rafinerileri yalnızca tatlı petrolü işleyebiliyorlar.
Sarkozy'nin ve diğer Avrupa ülkelerinin Libya ile bu kadar yakından ilgilenmelerinin en önemli nedeni bu.
Batı'nın
Libya'ya olan ilgisinin bir diğer önemli nedeni, Kaddafi'nin yönetime geldiğinden beri Batı'ya karşı
tutum alması ve Batı karşıtı politikalar izlemesi. "Kaddafi en zayıf halka olmayacak" başlıklı
yazımda da belirttiğim gibi, ABD ve Avrupa ülkeleri Kaddafi'yi her zaman teröre destek vermekle suçladılar
ve bu suçlamalar 1986 yılında ABD'nin Trablus ve Bingazi'yi bombalamasına kadar vardı.
Üçüncüsü, Libya'da
Amerikan şirketlerin ve Avrupalı şirketlerin iş yapamaması. Kaddafi'nin Batı karşıtı
politikaları nedeniyle, özellikle inşaat sektöründe bu şirketlere ihale verilmiyor ve onlar da pastadan
pay alamadıkları için kendi hükümetlerine baskı yapıyorlar. Benzer bir durum Irak'ta da vardı.
Saddam Hüseyin döneminde Amerikan şirketlerinin iş yapma olanakları yoktu. Ancak, ABD'nin Irak'a müdahalesinin
ardından yok edilen kentlerin yeniden imar işleri Amerikan şirketlerine verildi. Saddam Hüseyin döneminde
ihale alan Türk şirketlerin çoğu şimdi Irak'ta sadece Amerikan şirketlerinin taşeronluğunu
yapabiliyorlar. Libya'ya olası bir müdahalenin sonucunda da oradaki taahhüt şirketlerimiz aynı akıbete
uğrayabilirler.
Yukarıda saydığımız
bu üç nedenden ötürü Batı Libya'yı yakın takibe almış ve müdahale edeceği anı kolluyor.
Tabii insanın aklına hemen şu soru geliyor: Kaddafi'yle bu kadar sorunu olan ABD ve Avrupa ülkeleri, Kaddafi'nin
Libya'daki egemenliğine son vermek için ajan provokatörler vasıtasıyla ayaklanmaları organize
etmiş olabilirler mi? Gizli servisler Libya ve diğer bölge ülkelerdeki halk ayaklanmalarında önemli rol
oynamış olabilirler; ancak bölge halkının gelir dağılımı adaletsizliğinden
kaynaklanan yoksulluk, yeterli sağlık hizmeti ve eğitim alamama, işsizlik gibi birçok sorunu var
ve yıllardır bu sorunlardan kurtulamayan halk, ayaklanmalar için önemli bir potansiyel oluşturuyor. Türkiye'den
ithal edilen diziler de artık bölge halkını sakinleştiremiyor. Ok yaydan çıktı bir kere,
geri dönüşü yok. Ama, bu ayaklanmalar bölge halkını sonunda cennete mi götürecek cinnete mi, orası henüz
belli değil.
(http://ekonomiservisi.com/index.php/murat-kaykusuz/6422-cennetemicinnetemi.html)
Perşembe, 24 Şubat 2011 MURAT KAYKUSUZ
1
Eylül 1969'da henüz yüzbaşıyken darbe yaparak yönetimi ele geçiren Muammer Kaddafi, 41 yıldan fazla süredir
Libya'nın başında. Kendisine, Mısır'ı 1956-1970 yılları arasında yöneten Cemal
Abdülnasır'ı örnek aldığını her fırsatta tekrarlayan Kaddafi, Nasır gibi milliyetçi
ve devrimci olmakla gurur duyuyor. Son zamanlarda uluslararası medyada Kaddafi'nin halkını baskı altında
yönettiği sıkça dile getirilse de, Libya'da Kaddafi'yi destekleyenlerin sayısı azımsanacak gibi
değil.
Batı'yla arası hiç barışmadı
Kaddafi, darbeyle yönetimi ele
aldığının ertesi yılı İngiliz ve Amerikan askeri üslerini kapattı. Petrol şirketlerini
ulusallaştırdı. Ülkedeki İtalyanları ve Yahudileri göçe zorladı. Libya, Kıbrıs Barış
Harekatı sırasında ABD'nin ambargosuna rağmen Türkiye'ye yardım eden birkaç ülkeden biri oldu.
ABD, uluslararası terör örgütlerine yardım ettiği gerekçesiyle 1986'da Trablus ve Bingazi'yi bombaladı.
Bu bombardıman sırasında Kaddafi'nin evlatlık kızı öldü. 1988 yılında İskoçya'da
bir Amerikan uçağı havada infilak etti ve toplam 270 kişi öldü. Bu olaydan sorumlu tutulan Libya, 2002 yılında
ölenlerin ailelerine 2.7 milyar dolar tazminat ödemeyi kabul etti. Başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeler
Kaddafi'yi hep bir "başbelası" olarak gördüler.
Arap dünyasında ve Afrika'da etkili bir lider
Sürekli ABD ve Batı karşıtı
tutumu ve Arap milliyetçisi politikalarıyla dikkat çeken Kaddafi, hem Arap dünyasında hem de Afrika'da çok
etkili bir lider. İş seyahati için Mali'ye gittiğimde Kaddafi'nin etkisine bizzat şahit oldum. Ülkenin
en büyük otelleri Kaddafi'nin oğullarına ait. Ayrıca, Mali'de Kaddafi çok seviliyor, boy boy resimleri meydanlarda
göze çarpıyor. Mali hükümeti ile iyi ilişkileri ve başta akaryakıt olmak üzere, bu ülkeye yaptığı
yardımlar Kaddafi'nin popülaritesini artırıyor. Kaddafi'nin etkisi Mali ile sınırlı değil.
Halen 15 ülkenin üyesi olduğu Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (Economic Community of West African
States) (ECOWAS) üzerinde Kaddafi'nin nüfuzu çok büyük. İçlerinde Nijerya, Sierra Leone, Gana, Senegal, Mali
gibi ülkelerin de yer aldığı topluluk, Avrupa Birliği'ni kendine model alıyor. Topluluğa
üye 8 ülke (Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahilleri, Mali, Nijer, Senegal, Togo ve Gine-Bissau) ortak para birimi
CFA franc kullanıyorlar. Diğer üye ülkelerden Gambiya, Gana, Gine, Liberya, Nijerya ve Sierra Leone ise 2015'te Eco
adını verdikleri ortak para birimini kullanmaya başlayacaklar. Kaddafi'nin bu topluluğun ekonomi
politikaları üzerindeki etkisi de tartışılmaz. Libya'daki ayaklanma Kaddafi iktidarının
devrilmesine neden olursa, sadece Libya'da değil, Batı Afrika'daki güç dengelerinde de önemli değişiklikler
olacak.
Öte yandan, Kaddafi Güney Amerika'da
da gerek yatırımları, gerekse ikili ilişkileri ile etkili olmaya başladı. Venezuella Devlet
Başkanı Hugo Chavez'le ekranlara yansıyan samimi görüntüler, ABD tarafından kendisine karşı
güçbirliği yapıldığı şeklinde algılandı.
Kaddafi kolay teslim olmaz
Tunus'ta Zelnelabidin Bin Ali,
Mısır'da ise Hüsnü Mübarek'in aksine, Kaddafi'nin yönetimden çekilmeye hiç niyeti yok. Halkı isyan edenlere
karşı ayaklanmaya çağıran Libya lideri, bu uğurda şehit olmayı göze aldığını
ve asla iktidardan ayrılmayacağını televizyondan tüm dünyaya haykırdı. Kaddafi'nin bu sözlerinde
samimi olduğunu ve vuruşmadan çekilmeyeceğini düşünüyorum.
Libya'da ne yazık ki şiddetin
giderek artması kaçınılmaz görünüyor.
(http://ekonomiservisi.com/index.php/murat-kaykusuz/6112-kaddafi.html)
Perşembe, 17 Şubat 2011 - MURAT KAYKUSUZ
Önce Tunus'ta başlayan halk
ayaklanması Zeynelabidin Bin Ali yönetiminin devrilmesine neden oldu; ardından, Mısır'da günlerce süren
gösteriler Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık iktidarına son verdi. Gösteriler bir ülkeden diğerine sirayet ediyor.
Yemen, Cezayir, Bahreyn, İran derken son olarak Libya'nın Bingazi kentinde Libya Devlet Başkanı Muammer
Kaddafi aleyhine gösteriler düzenlendiği haberi düştü ajanslara. Peki Kuzey Afrika'da ve birçok Arap ülkesinde başlayan
bu gösterilerin ve ayaklanmaların ortak yönleri neler?
İşsizliğe, yoksulluğa, gelir dağılımındaki
adaletsizliğe tepki
Vahşi kapitalizm olarak
adlandırabileceğimiz günümüzde, hem ülkeler arasındaki, hem de her ülkenin kendi içindeki gelir dağılımı
adaletsizliği giderek artmakta. Özellikle, son yıllarda ekonomik ve finansal krizlerin daha sık aralıklarla
görülmesi, geri kalmış ülkeler kadar gelişmiş ülkelerde de işsizliğin artmasına neden oldu.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki geniş halk kitlelerinin gösterilerinin en önemli nedenlerinden biri işsizlik,
yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinden bıkmaları. Televizyon, internet gibi iletişim
araçlarının yaygınlaşması ile birlikte bölge halkı, gelişmiş ülkelerdeki insanların
yaşam standartlarını görerek artık deyim yerindeyse "pastadan daha fazla pay almak" istiyorlar. Ancak,
gösterilerin nedeni sadece ekonomik değil.
Daha fazla özgürlük talebi
Bölge ülkelerinin hemen hepsinde
krallar ya da otoriter idareciler işbaşında. Gösterilerin önemli bir nedeni de, bu otoriter yönetimlerin baskıcı
politikalarına karşı çıkmak. Bölge halkı, Tunus ve Mısır'daki halk ayaklanmalarının
otoriter yönetimleri devirebildiğini gördü. Bu nedenle, ayaklanmaların bir ülkeden diğerine geçmesi kaçınılmaz.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki otoriter yönetimler, iktidarlarını korumak istiyorlarsa, halka daha fazla hak
ve özgürlük vermek zorundalar.
Demokrasiye hemen geçilebilir mi?
Başta Tunus ve Mısır
olmak üzere, bölge ülkelerine demokrasinin gelmesi uzun zaman alacak. Çünkü, her şeyden önce demokrasiye geçilmesi için
gerekli olan altyapı ve kurumlar yok. Ayrıca, yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde
yaşadıktan sonra, Avrupa ülkelerinin sömürgesi olan, ardından da otoriter yöneticiler tarafından idare
edilen bölge ülkelerinde demokrasi geleneği de bulunmamakta. Üstelik, köktendinci akımların etkisini giderek
artırması, bu ülkelere demokrasinin gelmesinin önündeki en önemli engellerden biri olacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Kuzey Afrika ve
Ortadoğu ülkelerinde ayaklanmaların kısa dönemde, yapısal bir değişiklikten çok, siyasi ve ekonomik
istikrarsızlığa yol açacağını söylemek mümkün.
(http://ekonomiservisi.com/index.php/murat-kaykusuz/5953-yazi1.html)
|